Saturday, April 15, 2017

Kitap Özeti Altan Tandan Kürt Sorunu Ya Kardeşlik Ya Hep Birlikte Kölelik

Kitap Özeti Altan Tandan Kürt Sorunu Ya Kardeşlik Ya Hep Birlikte Kölelik



1958 Batman do?umlu Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatanda?? yazar ve siyasetçi Altan Tan[1], 24., 25. ve 26. dönem milletvekili genel seçimlerinde Halklar?n Demokratik Partisi (HDP) ad?na Diyarbak?r’dan milletvekili seçilmi? önemli bir kanaat önderi ve siyasetçidir. Kürt kökenli olan babas? Bedii Tan’? 12 Eylül 1980 askeri darbesi s?ras?nda Diyarbak?r Askeri Cezaevi’nde gördü?ü i?kencede kaybeden Tan, Kürt-?slam kimli?ine dayal? olarak siyaset yapan ve Kürt Sorunu konusunda oldukça bilgili bir isimdir. Kürtçe, Türkçe, ?ngilizce ve Arapça bilen Altan Tan, evli ve 6 çocuk babas?d?r. Tan’?n ilk bask?s? 2009 y?l?nda yap?lan ve Tima? Yay?nlar? taraf?ndan piyasaya sürülmü? olan kitab? “Kürt Sorunu: Ya Tam Karde?lik Ya Hep Birlikte Kölelik[2], bu alanda yaz?lm?? önemli bir eser olarak dikkat çekmektedir. Kitap, daha ?imdiden onlarca bask? yapm?? ve ülke genelinde ciddi kamuoyu yaratm??t?r. Bu yaz?da, Tan’?n kitab?ndaki temel tespitlerini özetlemeye çal??aca??m.


Kitap kapa??


Altan Tan’a göre, Türkiye’de Kürt Sorunu konusunda 5 temel görü? vard?r. Bunlar;
  1. “Kürt Sorunu yoktur” diyen inkârc? görü?,
  2. “Kürt Sorunu bir terör ve bölücülük sorunudur” diyen ve sorunu kökü d??ar?da olarak de?erlendiren komplocu görü?,   
  3. “Kürt Sorunu ekonomik bir sorundur” diyen feodalizm ve ekonomik geri kalm??l?k kar??t? modernist paradigma,
  4. “Kürt Sorunu etnik bir kimlik sorunudur” diyen demokratik yakla??m,
  5. “Kürt Sorunu ulusal bir sorundur” diyen ve ba??ms?z Kürdistan’?n kurulmas?n? amaçlayan bölücü anlay??t?r.

Tan’a göre, bu görü?ler aras?nda en do?ru yakla??m dördüncüsüdür; yani Kürt Sorunu’nu etnik kimli?e dayal? bir sorun olarak gören ve demokratik aç?l?mlarla bunu çözmeyi amaçlayan yakla??m. Bunun ard?ndan, yazar, Kürtlerin tarihini incelemekte ve Orta Do?u’nun kadim halklar?ndan biri olan Kürtlerin ya?ad?klar? co?rafyalara (Türkiye, Irak, Suriye, ?ran, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Lübnan, Kazakistan) dikkat çekmektedir. Tan’?n dikkat çekti?i bir di?er konu ise, Kürt denildi?i zaman Zazaca, Kurmanci, Sorani ve Gorani konu?anlar?n tamam?n?n kastedilmesi, buna kar??n, Bahtiyariler, Lurlar, Tali?ler ve Lekler gibi Kürt kavmine yak?n halklar?n genellikle Kürt nüfusa dâhil edilmemesidir. Daha önemlisi ise, yüzy?llar boyu Anadolu’da birlikte ya?ayan Kürt, Türk, Arap ve di?er etnik gruplar?n yapt?klar? evliliklerin ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde hâkim olan Türk kültürünün etkisiyle, birçok Kürt kökenli kimsenin Türk kimli?ini benimsemi? olmas?d?r. Bu nedenle, Anadolu’daki Kürt nüfusu konusunda kesin bir rakam vermek zordur.  Türkiye’de 1927’de yap?lan nüfus say?m?, anadili Kürtçe olan nüfusu % 8,7 olarak tespit etmi?tir. 1935 y?l? say?m? ise, bunu % 9,86 olarak de?erlendirmi?tir. Tan’a göre, devletin y?llar içerisinde verdi?i çeli?kili rakamlara kar??n, Anadolu’daki Kürt kökenli nüfus ?imdilerde 15 milyon dolaylar?ndad?r. Bunun yan?nda, ?ran’da 8 milyon, Irak’ta 4,5 milyon, Suriye’de 1,5 milyon ve di?er ülkelerde (Ermenistan, Gürcistan, Lübnan, Kazakistan, Azerbaycan) 500.000 Kürt vard?r. Sonuçta, toplam Kürt nüfusu 30 milyon civar?ndad?r. Bu rakamlara göre, dünyadaki Kürtlerin en az yar?s? Türkiye’de ya?amaktad?r. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti, ilginç bir ?ekilde en büyük Kürt devleti olarak da nitelendirilebilir. Bu durum da, Türk ve Kürtlerin birbirlerinden ayr?lmas?n?n imkâns?z oldu?unu göstermektedir.

Daha sonra Kürtçe hakk?nda bilgiler veren Tan’a göre; Kürtçe, birçok uzman?n kabul etti?i üzere Hint-Avrupa dil grubuna ait bir dildir. Günümüzde konu?ulan Kürt lehçelerini ise 4 ana grupta toplamak mümkündür; Kurmanci (Bahdini), Sorani, Dimili (Zazaki) ve Gorani (Hevremani). Dilbilimciler, Kurmanci ile Sorenice’yi, Zazaca ile de Goranice’yi birbirlerine yak?n, Goranice ve Zazaca’y? ayr?ca Farsça’ya yak?n olarak kabul etmektedirler. Kürtçe’nin ayr?ca farkl? a??zlar? da bulunur. Örne?in, Kurmanci’nin, Serhad (Mu?, Bitlis, A?r?), Mahmudi (Van, Hakkâri), Bohti (Cizre, ??rnak, Eruh, Pervari), Tori (Midyat, Nusaybin, Gercü?, Kerboran) ve Urfi (Urfa, Ad?yaman, Malatya) gibi farkl? a??zlar? vard?r. Tüm Kürtlerin yakla??k üçte ikisi Kurmanci lehçesini konu?maktad?r. Bu nedenle, Kürtlerin dil alan?nda ulusalla?mas?, ancak bu lehçe temelinde gerçekle?tirilebilir. Nitekim Türkiye Kürtleri’nin Kurmanci konu?ma oran? % 85-90 dolaylar?ndad?r. Kürtlerin fizyonomileri de oldukça farkl?la?maktad?r. Ancak genel itibariyle, karaka?l?, karagözlü ve esmer bir halk olduklar? belirtilir. Lakin Bohtan, Tor, Hakkâri ve Zaho bölgelerinde sar???n ve mavi gözlü Kürtler de görülebilmektedir.

Kürtlerin dini inançlar? da ayr? bir tart??ma konusudur. ?slamiyet öncesinde neredeyse tamam? Zerdü?t dinine mensup olan Kürtler, zamanla Manilik (Mani?eizm-Maniheizm), Yezidilik, H?ristiyanl?k ve Yahudilik gibi farkl? dinlere geçmi?ler, ancak 637 y?l?ndan itibaren yo?un ?ekilde ?slamiyet’i benimsemeye ba?lam??lard?r. Bugün de, Kürtlerin büyük bölümü Müslüman’d?r. Bu Müslüman nüfus içerisinde, Sünnilerin oran? % 90, ?ii-Alevi oran? ise % 10 dolaylar?ndad?r. Ancak Alevi Kürtler, bu rakamlar? az bulmakta ve Alevilerin oran?n? % 25 olarak de?erlendirmektedirler. Sünni Kürtlerin % 80i Sünnili?in ?afii kolu, % 20’si ise Hanefi koluna mensuptur. Kürtlerde tarikat örgütlenmeleri de oldukça yayg?nd?r. Örne?in, Nak?ibendîlik, Kürtler için tarihi ve çok önemli bir dini yap?lanmad?r. Kürtlerin kendilerine özgü edebiyat?, müzikleri, folklorlar? ve di?er kültür unsurlar? da mevcuttur. Ancak Kürtlerin da??n?k ve kendi devletleri olmadan ya?amalar? nedeniyle, bu gibi unsurlar bugüne kadar tam olarak geli?ememi?tir.

Kürtlerin sosyal yap?s? da dikkat çekici bir unsurdur. Kürtlerde, sosyal olarak en tepede yer alan gruplar Mirler yani Beyler’dir. Bunlar; Kürtlerin topraklar?na sahip olan ve onlar? yöneten büyük ve köklü ailelerdir ve feodal otorite sahibidirler. Kürt siyasi tarihinin en önemli aileleri olan Mervaniler ile Eyyubiler bunlara örnek gösterilebilir. Bey aileleri, kendi aralar?nda da farkl?l?k gösterirler. Bir k?s?m Bey aileleri, Botan Beyleri (Bedirhaniler) gibi Osmanl? öncesinden beri hüküm sahibi ve Osmanl? döneminde Valilik ve Pa?al?k yapm??ken, bir k?s?m aileler de dönemsel olarak güçlenen E?raf seviyesindedir. Mirlerden sonra, Kürtlerde en önemli sosyal yap?lanma A?alar’d?r. Burada kastedilen a?iret a?alar?d?r. Birkaç ku?ak A?al???n? koruyan aileler, Mirli?e yükselirler. Ancak bu istisnaidir; zira a?alar?n gücü bölgesel de?il, daha çok yereldir ve kendi a?iretleri ile s?n?rl?d?r. A?alardan sonra gelen sosyal tabaka ise E?raf’t?r. E?raf, ?ehir ve ilçe merkezlerindeki büyük Kürt aileleridir. Bir di?er önemli grup ise ?eyhler’dir. Melalar veya Mollalar da, ayn? ?eyhler gibi, Kürtler için çok önemli kimselerdir ve dini otorite sahibi olmalar?n?n yan?nda, k?smen siyasi otoriteye de sahiptirler. Bunlar?n alt?nda yer alan halk tabakas? ise; Köylüler, Koçerler (Göçebeler) ve ?ehirli Kürtler olarak üçe ayr?l?r. Bu durum, Kürtlerin feodalizmden moderniteye geçmeleri nedeniyle azalsa da, sosyal hiyerar?i Kürtler için hala önemli ve toplumda oldukça yayg?nd?r.

Daha sonra Kürtlerin tarihini incelemeye koyulan Tan, farkl? kaynaklardan istifade ederek birçok önemli bilgiyi uzunca bir ?ekilde özetleyerek okuyucuya sunmaktad?r. Bu noktada, yazar?n Osmanl? dönemine dair birkaç temel tespitini payla?mak faydal? olabilir. 1515’ten 1839 Tanzimat Ferman? dönemine kadar geçen süreçte, Osmanl? Devleti, Kürtlerin aile içi kavgalar?na taraf olmam??; hatta bunlar?n çözümlenmesinde tarafs?z bir hakem rolü oynayarak, kendisini kavga eden güçlerin üzerinde adil bir yönetici olarak kabul ettirmeyi ba?arm??t?r. Ancak zaman zaman f?rsattan istifade etmeye de çal??an Osmanl?, baz? Kürt beyliklerini tasfiye etmi? ve göç (iskan) politikalar?yla bölgede mevcut düzenin devam?n? sa?lamaya çal??m??t?r. Vatanda?l?k haklar? yolunda önemli bir ad?m olarak görülebilecek Tanzimat Ferman? sayesinde, Kürtler de, di?er tüm sosyal grup ve halklar gibi merkezi otoriteye daha ba?l? hale gelmi? (düzenli vergi toplanmas?), ama bir yandan da haklar? artm??t?r (devletin ?rz, namus, can ve mal güvenli?ini sa?lama sözü vermesi vs.).  O güne kadar Kürtlerden vergileri kendi Mirleri toplarken, bu yeni sistemde verginin devletçe al?nmas?, Mirlerin ve Kürt halk?n?n tepkisini çekmi?tir. Öyle ki, o dönemde Baban Abdurrahman Pa?a ?syan?, Rewanduzlu Mehmed Pa?a Hareketi, Garzan ve Sincar ?syanlar?, Amidiyeli ?smail Pa?a Olay?, Müküs Miri Han Mahmud ?syan?, Botan Miri Bedirhan Bey ?syan?, Yezdan ?er ?syan?, Osman ve Hüseyin Kenan Bedirhan Olay? ve ?eyh Übeydullah Hareketi gibi birçok isyan gerçekle?mi?tir. Ancak Sultan II. Abdülhamid Han döneminde uygulanan Osmanl?c? ve ?slamc? siyasetin özellikle Kürtler üzerinde ba?ar?l? olmas? neticesinde, Kürtler, bu isyan döneminin ard?ndan yeniden Osmanl?’ya ve Türk idaresine gönülden ba?l? hale gelmi?lerdir. ?lerleyen y?llarda Jön Türk hareketi ve ?ttihat ve Terakki Cemiyeti’nin özgürlük, e?itlik ve anayasac?l?k ideallerinden etkilenen -özellikle daha iyi e?itimli olan- Kürtler, o dönemde Abdülhamit rejimine kar??t hareketlere k?smen destek vermi?lerdir. ?lk Kürt gazeteleri de ?ttihatç?lar?n ilk y?llar?na hâkim olan özgürlük ortam?nda do?mu?tur. Dönemin Kürt ayd?nlar? ?eyh Übeydullah’?n o?lu Seyyid Abdülkadir, Bedirhan Pa?a’n?n sürgündeki o?ullar?ndan Kahire’de ilk Kürtçe gazete olan Kürdistan Gazetesi’ni ç?karan Mikdat Midhad Bedirhan ve karde?leri Emin Ali Pa?a ile Hüseyin Kenan Pa?a, Babanzade Süleyman Hikmed Bey, bir dönem Maarif Naz?rl??? yapan Ba?dat mebusu ?smail Hakk? Baban, Hariciye Naz?r? Süleymaniyeli Kürt Said Pa?a’n?n o?lu ve 10 y?l süreyle Stockholm’de elçilik yapan Kürt ?erif Pa?a, Kosova Valisi Hüseyin Fikri Bey’in 1908’de Dersim mebusu seçilen Paris Hukuk Fakültesi mezunu o?lu Lütfi Fikri, Motkili Halil Hayali, M?s?r’da El Ezher Üniversitesi’nde tahsil gören ve Melaye Bate’nin Kürtçe Mevlüd’ünü yay?nlayan Liceli Ahmed Ramiz, ?stanbul Harp Akademisi mezunu ve daha sonra Irak’ta Bakanl?k yapan Mehmed Emin Zeki, Irak’ta Maarif Bakanl??? yapan Tevfik Vehbi, ünlü Kürt ?airleri Piremerd ve Hac? Qadri Koyi gibi ki?iler, ?ttihatç?lara ba?larda destek veren önemli Kürt siyasal figürleridir. ?ttihatç?lar?n anadil serbestisi gibi ilkeleri, bu dönemde Kürt ayd?nlar?na hitap etmi? ve ayd?n Kürtler ?ttihatç?lar? desteklemi?tir. Buna kar??n, ?slam’?n sosyal ve siyasal hayatta II. Abdülhamid dönemi gibi çok yo?un rol oynamas?n? isteyen ve modernizme kar?? olan Kürtler, ?ttihatç?lara kar?? olmu?tur. Bunun yan?nda, Abdülhamid döneminde Hamidiye Alaylar?’nda yer alan ve devlette yükselen, ancak ?ttihatç?lar döneminde yerlerinden edilen Kürtler ve ?ttihatç?lar taraf?ndan öldürülen ya da sürgüne gönderilen Kürtlerin akrabalar?, ?ttihatç?lar? desteklememi?lerdir. Bu gibi Kürtler, Ahrar F?rkas? ve Hürriyet ve ?tilaf F?rkas? gibi ?ttihatç? kar??t? hareketlere destek vermi?lerdir. ?ttihatç?lar?n giderek Türkçü bir politikaya yönelmesi neticesinde ise, Kürtler yeniden ayaklanmalara giri?mi?lerdir. 1913-1914 Bitlis Ayaklanmas? ve 1914 Barzan Ayaklanmas? bu ayaklanmalara örnektir. Bu dönemde artan Türkçülük, Kürtler aras?nda da buna tepki olarak Kürtçülü?ün geli?mesine vesile olmu?tur. Bu y?llarda çe?itli cemiyetler kuran ve farkl? halklar ve devletlerle de ili?kilere giren Kürtler, buna ra?men Kurtulu? Sava??’n? büyük ölçüde desteklemi?lerdir. Bunun sebebi ise, Mustafa Kemal Pa?a’n?n Kürtler taraf?ndan sevilen bir Osmanl? Pa?as? olmas? ve o dönemde Kürtler aleyhine hareket etmemesidir.

Kürtlerin Cumhuriyet dönemindeki durumlar? da Tan’?n detayl? bir ?ekilde inceledi?i çok önemli bir husustur. Feodal özellikleri a??r basan ve özgürlü?üne dü?kün bir halk olan Kürtler, Atatürk devrimlerinin bir bölümü nedeniyle devlete yabanc?la?m?? ve 1924-1925 y?llar?ndan ba?layarak yeniden isyan hareketlerine giri?mi?lerdir. Lozan’da Kürtlerin az?nl?k de?il, birinci s?n?f vatanda? kabul edilmeleri ba?ta olumlu görülürken, zamanla bunun Türkle?me politikalar?na vesile olaca??n?n dü?ülmesi, isyan hareketlerini güçlendirmi?tir. Bu dönemin en önemli olay? ku?kusuz ?eyd Said ?syan?’d?r. Önemli bir Nak?ibendî ?eyhi olan ?eyh Said’in önderlik etti?i ayaklanma, genç Cumhuriyet’i neredeyse bölünme noktas?na getirmi?tir. ?syan?n temel sebebi ku?kusuz Hilafet’in kald?r?lmas?d?r. Ancak bu olayda ?ngiltere’nin parma??n?n olmas? da kesin gibidir. Zira bu olay, Türkiye’nin Musul-Kerkük üzerindeki haklar?ndan vazgeçmesine neden olmu?tur. ?eyh Said ?syan? sonras? Kürtlere yönelik politikalar sertle?tirilmi? ve ?stiklal Mahkemeleri’nin idam kararlar?n?n yan?nda, Takrir-i Sükûn ve Mecburi ?skân politikalar?yla da Kürt kimli?i zay?flat?lm??t?r. Cumhuriyet Halk Partisi’nin izledi?i ulus-devlet ve tek millet anlay??l? politikalara tepki duymaya ba?layan Kürtler, CHP kar??t? Terakkiperver Cumhuriyet F?rkas? ve Serbest F?rka gibi partilere yak?nl?k duymu?lard?r. ?eyh Said ?syan? d???nda A?r? ?syan? ve Dersim ?syan? da bu dönemin en önemli olaylar?d?r. ?eyh Said ve A?r? ?syanlar? Sünni, Dersim ?syan? ise Alevi Kürtlerin sahiplendi?i ayaklanmalar olmu?tur. Bu y?llardan sonra sava? ko?ullar? içerisinde devlete iyice tabi duruma gelen Kürtler, Tan’a göre, Mustafa Mu?lal? Olay? gibi baz? provokatif eylemlere kar??n, isyan hareketlerine giri?memi?lerdir. Bu y?llarda ?ran’da kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti ise, Kürtleri heyecanland?ran ve ulusal heveslerini körükleyen bir deneyimdir. Irak KDP’si ve Molla Mustafa Barzani hareketi de temellerini bu y?llarda atm??t?r. Dolay?s?yla, Kürtler, bu y?llardan ba?layarak art?k tüm bölge ülkelerinde (?ran, Irak, Suriye) örgütlenmeye ba?lam??lard?r.

Kat? laik ve sert milliyetçi uygulamalar?yla tepki çeken CHP iktidar?na kar??, iktidara yeni gelen liberal Demokrat Parti (DP) yönetimine oldukça s?cak yakla?an Kürtler, 1950’lerde büyük ölçüde DP’ci olmu?lard?r. DPnin a??r toplar?ndan dönemin D?? ??leri Bakan? Fatin Rü?tü Zorlu’nun veciz ifadesiyle, o y?llarda “sar?kl?lar da, çar?kl?lar da DP’deydi” ve Kürtler, yeni Ba?bakan Adnan Menderes’i destekliyorlard?. Dini konularda CHP’ye k?yasla daha özgürlükçü olan ve bu nedenle Kürtlerden destek bulan DP, buna kar??n, milli kimlik konusunda CHP’den hiç de farkl? de?ildi ve ulus-devleti savunmaya devam ediyordu. Nitekim 49’lar Olay? ile dönemin Kürt ayd?nlar? tutuklanm?? ve Kürtler üzerindeki bask?lar aynen devam etmi?tir. 1960 ?htilali, büyük ?ehirler ve ülkenin Bat? vilayetlerinde co?ku ile kar??lansa da, Kürt illerinde durum pek de iç aç?c? olmam??t?r. Zira darbe yönetimi, ilk i? olarak DP’ye yak?n 485 Kürt a?a, ?eyh ve ayd?n? gözalt?na alm?? ve bunlar aras?ndan 55 ki?iyi de sürgüne göndermi?tir. Bu y?llarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt Sorunu’na bak??? nettir; Kürt Sorunu diye bir ?ey yoktur! Nitekim Kürtleri “Da?l? Türkler” olarak nitelendiren ve 18 Nisan 1961 tarihli Bakanlar Kurulu’nda kabul edilen rapor, bu dönemin bir ürünüdür.

1960’lar?n devam? ise, tüm Türkiye’de oldu?u gibi Kürt vilayetlerinde de a??r? solun do?du?u ve yükseldi?i y?llar olacakt?r. ??te bu ortamda, demokratik sosyalist Türkiye ??çi Partisi (T?P) solcu Kürtlerin deste?ini al?rken, sa?c? Kürtler de -yo?un olarak Adalet Partisi’ne verilen destek d???nda- Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ni kurmu?lard?r. Bu dönemin bir di?er önemli olay? ise, Devrimci Do?u Kültür Ocaklar?’n?n (DDKO) kurulmas? olmu?tur. Bu hareketler, Kürt ulusal kimli?ini güçlendirirken, 1970’lerde Bülent Ecevit önderli?inde CHP’nin ba?latt??? sol çizgi, Kürtler aras?nda da büyük destek bulmu?tur. DDKO’dan gelenlerin kurdu?u R?zgari, liderli?ini Dersimli Kemal Burkay’?n yapt??? Özgürlük Yolu PSKT ve Kawa, bu a??r? solcu dönemin ürünleridir. Bu y?llarda, Irak’taki Barzani hareketi de güçlenmeye ve bölgesinde söz sahibi olmaya ba?lam??t?r. Ancak 1970’lerin en önemli olay?, hiç ku?kusuz, aç?l?m? “Partiya Karkeren Kürdistan” yani Kürdistan ??çi Partisi olan terör örgütü PKK’n?n kurulmas?d?r. Eylemlerine 1984’te ba?layacak olan PKK, 27 Kas?m 1978 tarihinde Abdullah Öcalan ve arkada?lar? taraf?ndan Lice’nin Pis köyünde kurulmu?tur. Bu y?llarda “Apocular” olarak bilinen örgüt, Kürt ulusalc?l???n? Marksist-Leninist tezlerle harmanlayan bir yap?dayd?. Örgüt, NATO üyesi Türkiye’ye kar?? olan sosyalist bloktaki ülkeler ve sol gruplarca da destekleniyordu. PKK, Türkiye’yi emperyalist-sömürgeci bir güç olarak görüyor ve Kürdistan’?n ve Kürt halk?n?n sömürüldü?ünü iddia ediyordu. Zaten kendisini hiçbir zaman “Kürt milliyetçisi” olarak tan?mlamam?? olan PKK, sosyalist mücadeleyi tüm ülke ve dünya sath?nda savunuyordu. Bu hareket, ?slam dinine ve feodalizme de kar?? olan yap?s?yla ba?larda Kürt halk?ndan destek bulmakta zorlanmas?na kar??n, zamanla güç siyaseti ve devletin yanl?? politikalar? neticesinde Güneydo?u Anadolu Bölgesinde ciddi taban bulmaya ba?lad?.

Altan Tan’a göre, Türkiye’de PKK hakk?nda 5 yanl?? tez vard?r. Bunlar;
  1. PKK, Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyen kökü d??ar?da ve daha çok d?? destekli bir örgüttür,
  2. PKK, Türk derin devleti taraf?ndan bilinçli olarak kurulmu?tur,
  3. PKK, Türk derin devletindeki bir grup taraf?ndan Musul-Kerkük üzerinde söz sahibi olmak için olu?turulmu?tur,
  4. PKK, ABD’nin Türkiye üzerindeki ?antaj arac?d?r,
  5. PKK, Türkiye’yi birle?tiren ve Kürtleri Bat? vilayetlerine göç ettirerek Türkiye’nin bölünmesini engelleyen araçsal bir olu?umdur.
Kürt ulusçulu?unu PKK terörü ile birlikte ayn? dönemde doruk noktas?na ula?t?ran konu ise, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve sonras?nda Kürtlere yap?lanlard?r. Dönemin zulmünün sembolü haline gelen Diyarbak?r 5 nolu Askeri Cezaevi, Altan Tan’?n kitab? ithaf etti?i babas?n? da i?kencede kaybetti?i bir utanç zindan?d?r. Burada yap?lan insanl?k d??? uygulamalar, bölge halk?n? devletten so?utmu? ve adeta bilinçli bir ?ekilde Kürtleri da?a ç?kmaya ve silaha sar?lmaya zorlam??t?r. Kürtçe konu?man?n yasakland???, i?kence ve kötü muamelenin norm haline geldi?i bu dönem, Kürtlere Kürtlüklerini ke?fettirmi? ve onlar? merkez sa?-?slami ve Ecevitçi merkez sol çizgiden, a??r? sol PKK çizgisine do?ru itmi?tir. Buna kar??n, 1980’lerde Erdal ?nönü’nün lideri oldu?u Sosyaldemokrat Halkç? Parti’nin (SHP) Kürt Sorunu’na yak?n ilgi göstermesi, Kürtlerin ba??ms?z politik örgütlenmelerini geciktirmi?; ancak 1991 y?l?nda Leyla Zana ve Hatip Dicle’nin TBMM’deki yemin töreninde yaratt?klar? karga?a, bu ortakl??? sona erdirmi? ve yeniden silahlar?n konu?mas?na vesile olmu?tur. Bu dönemde, bir yandan a??r? sol PKK destekçisi taban büyürken, sa? tabanda da merkez sa? çizginin yerini devlete laiklik temelinde meydan okuyan ?slamc? Refah Partisi (RP) gelene?i ve Necmettin Erbakan çizgisi alm??t?r. Hem sol, hem de sa?dan devlete meydan okumaya ba?layan Kürtler, bu dönemden itibaren adeta 12 Eylül travmas?n?n intikam?n? almak istemi?lerdir.

Kitab?n?n sonraki bölümünde Türk milliyetçilerinin Kürt Sorunu’na bak???n? inceleyen Altan Tan’a göre, MHP destekçisi gruplarda Kürtlere yönelik 3 temel bak?? aç?s? bulunmaktad?r. Bunlar;
  1. Kürtlerin varl???n? inkâr etmek (Alparslan Türke? çizgisi),
  2. Kürtlerin varl???n? kabul etmek ama onlar? dü?man olarak görmek (Nihal Ats?z çizgisi),
  3. Kürtlerin varl???n? kabul etmek ve onlar? dü?man olarak görmemek, ama Kürtleri Türk milleti üst kimli?i içerisinde asimile etmek istemek (Devlet Bahçeli ve klasik Atatürkçü CHP’li çizgisi).
?slamc?lar?n Kürt Sorunu’na bak??? da çok önemli bir konudur. Altan Tan, bu konuya da kitab?nda önemli bir yer ay?rm??t?r. Kendisi de ?slamc? bir Kürt olan ve bu nedenle konuyu yak?ndan bilen Tan’a göre, ?slamc?lar? ?u ?ekilde grupland?rmak do?ru olur; Nurcular, tarikatlar, Milli Görü? hareketi (Erbakan çizgisi), Müslüman ayd?nlar, Müslüman Karde?ler (?hvan) çizgisi ve ?ran ?slam Devrimi çizgisi. Bu gruplar içerisinde, Tan’a göre, Kürtlere en demokrat yakla?an olu?um, Bediüzzaman Said-i Nursi ve onun kurdu?u Nurcu hareketidir. Milliyetçi a??r?l???n en yo?un oldu?u dönemde ya?amas?na ra?men, Nursi, ilginç bir ?ekilde Kürt halk?n? hiçbir zaman reddetmemi? ve onlar?n haklar?n? da -ayn? ?slamc?lar gibi- savunmu?tur. Modernle?menin insanlar? yerel k?l?k-k?yafet ve geleneklerinden koparmas?n? ele?tiren ve Kemalizm’in devrimci radikal metotlar?ndan hazzetmeyen Nursi, Türkçe yaz?lar?n?n yan?nda Kürtçe yaz?lar da kaleme alm??t?r. Nursi, Kürt ve Türk milliyetçiliklerine kar?? olup, Türkleri ve Kürtleri ümmet anlay??? içerisinde bir arada ya?atmak iste?indedir. Ayr?ca Kürtlerin Türklerden ba??ms?z bir gelecek kurmas?na da daima kar?? olmu?tur. Ona göre; Kürtler, muhtariyet (özerklik) için mücadele etseler bile, bunu Osmanl?’ya kar?? Bat?l?lar? ya da di?er güçleri destekleyerek de?il, Osmanl? ya da Türkiye ile beraber hareket ederek yapmal?d?rlar. Buna kar??n, Nursi’nin hayali sadece Türkler ve Kürtlerle s?n?rl? de?ildir; o, halklar?n e?it parças? olaca?? büyük bir ?slam devleti istemektedir. Said Nursi’nin izinden giden Nurcular ise, Nursi’nin fikirlerinden ilham alarak, de?i?en ko?ullara uygun yeni siyasalar ve görü?ler geli?tirmi?lerdir. Yeni Asya, Yaz?c?lar, Yeni Nesil, Me?veret, Fethullah Gülen Cemaati, Med-Zehra Grubu ve Zehra Grubu gibi farkl? alt kümelerde grupland?r?labilecek olan Nurcular, So?uk Sava? döneminde anti-komünist mücadelenin ön plana ç?kmas?ndan dolay? Kürt Sorunu’na ba?ta fazla ilgi göstermemi? ve Said Nursi’nin çizgisinden caym??lard?r. Ancak So?uk Sava?’?n bitmesiyle birlikte, Nurcular, demokratikle?me ve Kürt Sorunu’na daha büyük önem atfetmeye ba?lam??lard?r. Özellikle Türkiye ve Irak’taki Kürt vilayetlerine birçok okul açan Gülen Cemaati, bu konuda öncü bir rol oynam?? ve Kürt haklar?n? demokrasiye uygun olarak savunmu?lard?r. Tarikatlar da, Kürtler konusunda daima önemli bir konumda olmu?lard?r. Zira Kürtler, birkaç as?rd?r yo?un biçimde Nak?ibendî tarikat?na mensupturlar. Ancak tarikatlar, devlet korkusu ya da sayg?s?ndan olsa gerek, Kürt Sorunu konusunda oldukça muhafazakâr bir çizgidedirler. Buna benzer ?ekilde, Necmettin Erbakan ve Milli Görü? hareketi de Kürt Sorunu konusunda devrimci bir yakla??m benimsememi? ve Müslüman kimli?i alt?nda Türk ve Kürtleri kayna?t?rarak bu sorunu çözebilece?ini iddia etmi?tir. Müslüman ayd?nlar?n bir bölümü resmi tezlere yak?nken, bir bölümü Kürt haklar?n? ?slami çizgiye uygun olarak savunmaya gayret etmi?lerdir. ?hvan (Müslüman Karde?ler) çizgisi de, bugüne kadar Kürt Sorunu konusunda Erbakan çizgisine yak?n bir siyaset izlemi?tir. ?ran ?slam Cumhuriyeti ise, Tan’a göre, ?slami rejim ad? alt?nda Kürtlere en sert yakla??m? benimseyen ve Fars (Pers) kimli?ini Kürtlere dayatan bir siyaset izlemi?tir.

Yazara göre, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kürt Sorunu konusunda uyanmaya ba?lad??? dönem Turgut Özal iktidar? olmu?tur. Özal, ailesinin bir taraf?ndan Kürt olmas?n?n yan?nda, Kürtlere sevgiyle yakla?mas? nedeniyle Kürtlerin çok sevdi?i bir lider olmu?tur. Buna ra?men, birçok hatal? politika Özal döneminde de devam etmi?tir. Hatta korucu uygulamas?, ilk kez Özal döneminde uygulanmaya ba?lanm??t?r. Özal, Kürt Sorunu’nu daha fazla demokrasi ve kimlik-kültürel haklar temelinde çözmek istemi?, ancak buna izin verilmemi?tir. Mesut Barzani ve Celal Talabani gibi o güne kadar adam yerine konmayan Kürt liderlerle dostluk kurmas? ve Kürt Sorunu’na ilgi gösteren Cengiz Çandar gibi gazetecilerle yak?n mesaisi, Özal’?n bu konudaki ilerici vizyonunun ispat?d?r. Ancak Özal’? engelleyen ?ey, Tan’a göre “derin devlet” olmu?tur.

Kitab?nda bu gibi konulara yer veren Altan Tan, ?slamc? ve Kürt kimli?ine yaslanan çizgisiyle yeni Türkiye’nin önemli bir siyasal figürüdür. Bu nedenle, fikirleri dikkatle dinlenmeli ve okunmal?d?r. Ancak Tan’?n kitab?nda PKK terörünün yol açt??? y?k?m ve kay?plara hiç yer vermemesi, bu konudaki görü?lerinin tarafs?z olmad??? izlenimini do?urmaktad?r. Zira gerçek demokratlar, ?iddet kimden gelirse gelsin buna kar?? durabilen ve demokratik yöntemleri savunan kimselerdir.


Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMEC?



[1] Hakk?nda bilgiler için; https://tr.wikipedia.org/wiki/Altan_Tan.
[2] Buradan sat?n al?nabilir; http://www.idefix.com/Kitap/Kurt-Sorunu/Altan-Tan/Arastirma-Tarih/Etnoloji/urunno=0000000288667. 


Available link for download